Apple Vision Pro, artırılmış ve sanal gerçeklik dünyaları ise aslında profesyonellere çok büyük kapılar açma potansiyeli taşıyor. Geçtiğimiz gün gerçekleştirilen GTC konferansı kapsamında ise Nvidia, Apple ile işbirliğine giderek bu potansiyeli Omniverse Cloud API’leri aracılığıyla geliştiricilerin kullanımına sunuyor.
Vision Pro, Omniverse ile buluşuyor
Nvidia mühendisleri Omniverse Cloud uygulama programlama arayüzünü (API) kullanarak etkileşimli, endüstriyel dijital ikizlerin Apple Vision Pro’ya aktarılmasının önünü açtı. Vision Pro, 3.500 dolar gibi pahalı bir fiyata sahip olsa da endüstriyel ve kurumsal şirketler, dijital ikizlerin potansiyeli göz önüne aldığında ekiplerini Vision Pro ile donatabilir.
Yeni Omniverse Cloud API‘leri, Nvidia’nın kendi Graphics Delivery Network‘üne (GDN) entegre olacak ve Apple Vision Pro’da etkileşime girilebilecek 3D deneyimler oluşturma ve üretme sürecini büyük ölçüde kolaylaştıracak. Bu ağın Nvidia’nın GeForce Now bulut oyun ağı için oluşturduğu ağla aynı olduğunu da belirtelim.
Dolayısıyla bulut tabanlı yaklaşım, gerçek zamanlı fiziksel tabanlı render’ların Apple Vision Pro’ya sorunsuz bir şekilde aktarılmasına olanak tanıyarak bir yandan maliyeti de düşürüyor. Çünkü dijital ikiz üzerinde çalışırken ihtiyacınız olan tek şey Vision Pro oluyor. İş akışı ayrıca cihaz üzerinde yerel ve uzaktan görüntü oluşturmayı birleştiren bir teknik olan hibrit görüntü oluşturmayı da sunuyor. Kullanıcılar, GDN’den akış sağlayan Omniverse RTX Renderer ile Apple’ın yerel SwiftUI ve Reality Kit‘inden yararlanarak tek bir uygulamada etkileşimli deneyimler oluşturabiliyor.
Vision Pro ve Omniverse tabanlı iş akışı, çok çeşitli kullanım durumlarını kapsayabiliyor. Örneğin, tasarımcılar bu teknolojiyi 3D verilerini kalite kaybı veya model küçültme olmadan tam aslına uygun olarak görmek için kullanabilir. Bu aynı zamanda e-ticaret deneyimleri için yeni kanallar ve fırsatlar da açabilir. Endüstriyel ortamlarda, fabrika planlamacıları tüm mühendislik fabrikası veri kümelerini görüntüleyebilir ve bunlarla etkileşime girebilir, böylece iş akışlarını optimize edebilir ve potansiyel darboğazları daha projenin başında belirleyebilirler. Ayrıca gerçek bir fiziksel prototip ürüne olan ihtiyaç da ortadan kalkmış veya en aza inmiş oluyor.