-
Haber7 – ÖZEL
Türkiye’nin en önemli seçimlerinden biri olarak gösterilen 31 Mart yerel seçimlerine 22 gün kaldı. Sahada seçim heyecanı iyiden iyiye hissedilirken adaylar da projelerini vatandaşlara duyurmaya devam ediyor.
AK Parti Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hakan Tütüncü, Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’nin konuğu oldu. Ateşli’nin sorularını cevaplayan Hakan Tütüncü, 31 Mart sonrasında Antalya’da turizm sektöründe altın çağın başlayacağını söyledi. Kepez Belediyesi’ndeki projeleriyle birçok büyükşehiri sollayan Tütüncü, aynı vizyonu Antalya Büyükşehir’e katacaklarını vurguladı.
İşte o röportaj…
DURMADAN ÇALIŞMAK İÇİN YOLUN BAŞINDAYIZ
- 22 yaşından beri siyasetin içindesiniz ve 25 yaşınızda AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı oldunuz. Sonrasında da üç dönem Antalya Kepez Belediye Başkanlığı görevini yürüttünüz. Bugüne kadar yaptıklarınızı özetlemek gerekirse, neler söylemek istersiniz?
2009’da Türkiye’nin en genç Belediye Başkanı olarak şu an nüfusu 700 bin olan bir ilçede belediye başkanı oldum. Başta mülkiyet imarı, gecekondu stoku ile birlikte daha nice belediyecilik sorunlarıyla anılan, olumsuzluklarıyla ön planda olan bir ilçeye, Kepez’e Belediye Başkanı oldum. 15 yıl boyunca hiç durmadan çalıştık. 15 yılın sonunda 90 bin gecekonduyu kaldırmış, bunun yerine nice kentsel dönüşüm projelerini başlatmış ve tamamlamış, örnek olabilecek birçok çalışmalar yapmış, 80 bin tapuyu vermiş, 1200 kilometre yeni yol açmış, 150 okul yapmış, hiç hastanesi yokken 15 hastane kazandırmış ilçesine ve 3,5 milyon metrekare yeşil alana sahip bir Antalya’yı birlikte var etmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kepez’de çıktığımız noktayla bugünkü nokta arasında, beyazla siyah, geceyle gündüz kadar fark var. Tüm bunları yaparken de hem de halkımızla olan ilişkimizi, muhabbetimizi, gönül bağımızı en güzel şekilde gerçekleştirdik, güçlendirdik. Şimdi hemşerilerimden aldığım güçle, 15 yıllık belediyecilik dönemimizde Antalya’nın geleceğine ilişkin projelerimizi, düşüncelerimizi, kanaatlerimizi, sevgili hemşerilerimizle paylaştık, paylaşıyoruz. “Güzel bir Antalya inşa edeceğiz” diyoruz. Şimdi tam da böylesi bir yolun hemen başındayız.
ANTALYA’NIN ALTIN ÇAĞINI BAŞLATIYORUZ
- Bu süreçte sürekli oylarınızı artırarak devam ettirdiğiniz bir ivme var. Bunu nasıl başardınız?
2009’da göreve geldiğimizde %34, ikinci defa göreve geldiğimizde 2014’te %40,6, üçüncü seçimimizde 2019’da %50,5 oy oranıyla hemşerilerimizin artarak devam eden bir güvenini, sürekli bünyemizde muhafaza etmeye devam ettik. Ben hayatım boyunca yapamayacağım hiçbir sözü vermedim. Hemşerilerim çok iyi biliyorlar. Yapamazsak da yapamayacağımız bir şeyin sözünü asla vermeyiz. Fakat bunu neden yapamadığımızı da döner anlatırız. Bu noktada da iknayı önemli bir yöntem olarak kullanıyoruz. Çünkü karşımızdaki insan, bizatihi insan olduğu için çok kıymetli. Yönetime böyle bakıyoruz. İnsanımızın huzur ve mutluluğu için yapamayacağımız bir iş yok. Devlet zaten insanın huzuruna, mutluluğu için vardır. Meseleyi böyle tanımladığımız için gece gündüz işimize odaklandığımız için kavgadan gürültüden yana asla olmadığımız için “Tencere dibin kara seninki benden kara” siyaseti yapmadığımız için hemşerilerimizin kalbinde, gönlünde farklı bir yere sahip olduk. İşte o hemşerilerimin gönlünde sahip olduğum yer, beni bugün aday olduğum partinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı Adaylığı noktasına taşıdı. Şimdi yine hemşerilerimizden aldığımız güçle, yine onlara güzel bir gelecek armağan edebilmek için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Öncelikle 31 Mart seçimlerini kazanacağız ve sonrasında da Antalya’nın altın çağını başlatıyoruz.
“HİÇ HASTANESİ OLMAYAN İLÇEDE 15 TANE HASTANE AÇTIK”
- Kentsel dönüşüm şu anda Türkiye’nin en önemli gündemlerinden biri. Antalya genelinde bu yöndeki çalışmalarınız neler olacak? Aynı şekilde kamu yatırımlarındaki bu başarıyı nasıl yorumlamalıyız? Merkezi yönetim ile yerel idare arasındaki uyum Antalya’da nasıl tesir edecek?
Bir Belediye Başkanının en önemli hedefi, şehrini geliştirmek, insanına hizmet etmektir. O hedefe ulaşmak için hangi enstrümanlar kullanılması gerekiyorsa Belediye Başkanı hepsini kullanmalı, o yolların hepsini denemelidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, bize idare ikiye ayrılır diyor. Bir merkezi idare iki yerel yönetim. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye’nin bütün Belediye Başkanlarına diyor ki sizin şehrinizdeki hemşerinize hizmet götürmek için var olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet yetkisini devlet organları eliyle kullanır. Bunlardan bir kısmı, yerel yönetim organlarıdır. Bir kısmı, genel yönetim organlarıdır. Siz el ele vermelisiniz, gönül gönüle vermelisiniz, hemşerinize hizmet götürmelisiniz.
Bakın dün hiç hastanesi olmayan bir ilçeye, biz 15 tane hastane yapmışız. Hepsini biz mi yaptık? Hayır. Dört tanesini özel girişim yaptı, diğerini devlet yaptı. Devletin yaptıklarının içerisinde, belediyenin yaptığı hastaneler de var. Türkiye’de hiçbir belediyenin yapmadığı şekilde özel hastane konforunda, bir tıp merkezi açtık. Sağlık Bakanlığı da bunu ödüllendirdi. Günde 2 binden fazla hemşerimizin gelip sağlık hizmeti aldığı, bizim bir sağlık merkezimiz var. Biz, devletin hastaneleri var, bizim bir sağlık merkezi kurmamıza ne gerek var, demedik. Biz de kurduk, devlet de kurdu. Bütün bunları yaparken büsbütün düşündüğümüz bir şey vardı. Öyle bir imar ve şehircilik vizyonu ortaya koyalım ki hastane alanlarında mülkiyet sorunları çözülmüş bir Kepez olsun. Bunu, biz çözelim. Devlet yatırımı gelecekse o yatırımların gelmesi için uygun bir ortam olsun el ele vererek birbirimizi destekleyelim anlayışı ile bu sorunu çözdük. Arazi ürettik, imar sorunlarını çözdük ve devlete dedik ki bu arsaların üzerine gelip bizim hemşerilerimize hizmet verecek kamu kurumlarını, kamu sağlık tesisi kuruluşlarını, eğitim kurumlarını yerleştirebilirsiniz.
Devletimiz, Allah razı olsun, geldi onlara, o hizmetleri götürecek binaları yaptı. Kazanan kim oldu? Kazanan, Antalyalılar oldu. Şimdi ben diyorum ki elbette ki merkezi idareden de destek alacağız. Elbette ki ilçe belediyeleriyle de iş birliği yapacağız. Elbette ki sivil toplumla da el ele, gönül gönüle vereceğiz. Hep birlikte, hep beraber şehrimizin güzel insanlarına hizmet etme onurunu yaşayacağız. Akıp geçen bir zamanın içerisinde. Bunları yapmaya hazırız. Yönetici modellerimizi oluşturduk. Hatta bunları deneyimledik, denedik. 15 yıl boyunca hangi yöntemin, nasıl netice vereceğini gösterdik. Deneyim, tecrübe bakımından da hazırız. Ortada yazılmış bir başarı hikayesi var. Onun adı, Kepez. Kepez’de nasıl başardıysak Antalya’da da evelallah başaracağız. Ele ele, gönül gönüle. Kimle? Devletimizle el ele, milletimizle el ele, sivil toplum kuruluşlarıyla el ele ve bütün devlet kurumlarıyla el ele bu yolculuğu başlatıyoruz. Antalya’nın altı çağını, hepimiz başlatıyoruz. Bunun mutluluğundan da hep birlikte faydalanacağız. Şu kadarını söyleyeyim, dönemin sonunda, “Antalya” tarihinde görmediği güzellikleri bizim dönemimizde yaşamış olacak.
“ANTALYALI VATANDAŞLARIMIZ MEVCUT YÖNETİMDEN DEĞİL BİZDEN HİZMET BEKLİYOR”
- Antalya Türkiye’nin en önemli turizm şehri. Turistler için doğal güzellikler kadar şehrin yollarının ve konaklama imkânının da cezbedici olması gerek. 1200 km yol yaptınız. Antalya’nın ulaşımla ilgili problemleri de mevcut. Bu sorunları nasıl aşacaksınız, yıl boyunca kaç turist ağırlama hedefiniz var?
Geçtiğimiz iki yağmurda Antalya’ya hiç yakışmayan görüntülerle karşılaştık. Yağmur suyu giderlerini temizlemekten aciz bir yönetim olabilir mi? Evimizdeki giderleri temizlemezsek ne olur, sular taşar. Şehrimizi de evimiz gibi görmemiz gerekiyor. Şehrin giderlerini bile temizleyemeyen yönetim, turizmde Antalya’ya çağ atlatacak projeleri gerçekleştirebilir mi? Asla yapamazlar. Zaten Antalyalı vatandaşlarımız da artık onlardan herhangi bir şey beklemiyorlar. Bizden beklenti içeresindeler. Devletimiz mevcut havalimanımızın kapasitesini arttırıyor. Şu an itibariyle geldiğimiz noktada yıllık 32 milyon yolcuyu ağırlıyoruz. 2025 yılında bu rakam 50 milyona çıkacak. 2038 yılında projemiz tamamlandığında ise yıllık ortalama 82 milyon yolcu getirmiş olacak. Bu oran bizlere Antalya’ya geliş gidişlerin artacağını dolayısıyla da turizm hareketliliğinin artacağını ifade ediyor
Antalya-Londra arası 4 saat sürüyor. 4 saatte Londra’dan gelen turist uçaktan indiğinde nakil araçları ile gideceği yere yine 4 saatte gidiyor. Böylesi bir ortamda dünyanın en iyi otellerine sahip olan Antalya’da verilen bu hizmet işe yarar mı? Bizler, şehir merkezi-havalimanı ve oteller bölgesi-havalimanı arasındaki irtibatı güçlendirecek yollar yapalım diyoruz. Trafiği rahatlatacak köprülü kavşaklar yapalım. Turistlerin bireysel olarak şehir merkezine günün her saatinde ulaşabilmelerinin önünü açan sistemler meydana getirelim. Bütün bu sistemleri iç içe geçirerek turizmin şehre daha fazla değer katmasını sağlayalım. Biz bunu istiyoruz. Amacımız, hedefimiz bu. Ama bunu biz yapabiliriz. Antalya’nın maalesef bugün en büyük problemlerinden biri sinek. Biz sırf bu yüzden kitapçığımıza bu sorun ile ilgili başlık açmak zorunda kaldık. Bugün bir sinek problemini çözememiş Antalya’dan bahsediyoruz. Bunların hepsini biz çözeceğiz. Çünkü biz belediye başkanlığı koltuklarında vakit tüketilecek yerler olarak görmüyoruz. Geceyi gündüzlere katarak hizmet üretilecek yerler olarak değerlendiriyoruz. Biz buraları bu şekilde tanımlıyoruz. Her alanda olduğu gibi turizmde de Antalya’nın altın çağı bizim dönemimizde başlayacak.
“TÜRKİYE’DE EN UCUZ MAZOTU ANYALYALI ÇİFTÇİLER KULLANACAK”
- Tarımda Antalya için çok önemli bir başlık. Tarıma ne gibi katkılarınız olacak?
1920’de İtalyan generali Antalya’yı işgal ettiğinde, ‘Öyle bereketli bir toprağa geldim ki asâmı toprağa saplasam arkamı dönene kadar yeşerecek’ diyor. Antalya dünyanın en verimli topraklarına sahip. Pandemi döneminde tarımın insan hayatı için önemli olduğunu çok net anladık. Her türlü tarımsal faaliyetin önünü açacak tarımsal destekleri hemşirelerimize sunarak tarımda önemli bir merkez halini hedefliyoruz. Antalya özellikle çiftçilerin ilgisine özel gereksinim duyan şehirlerden birisi. Antalya’nın altın çağında, bizim dönemimizde Antalyalı çiftçiler Türkiye’de mazotu en ucuz kullanan çiftçiler olacak. Bununla beraber fide, fidan, ağaç gibi unsurlarda çiftçimize, üreticimize biz destek sağlayacağız. Bunun yanında gübre desteklerimiz olacak.
Küçük arazileri kıymetlendirmek için iki tane önemli proje yapıyoruz. Birincisi organize tarım bölgeleri. Akıllı köy mantığıyla organize tarım bölgelerinde müşterek ihtiyaçların karşılanabileceği ortamlar oluşturacak. İkincisi, kolektif üretimi arttıracak ve toplam üretime de doğrudan tesir edecek köy sandıkları projesi. Köy sandığı projesi mantığı şöyle olacak; Örneğin benim beş dönüm tarlam var ve ben zeytincilik yapıyorum. Zeytin ağaçlarımı sürmem gerekiyor ancak traktörüm yok. Köy sandığına gidecek oradan traktörünü alacak. Biçerdöver, gübre, ilaç gibi teçhizata ihtiyacı olan gidecek alacak kullanıp geri köy sandığına bırakacak. Ve o köy sandığından başka ihtiyaç sahipleri de alacaklar. Hayvancılıkta da üreten Antalya istiyoruz. Özellikle küçükbaş ya da büyükbaşı köylümüzün, çiftçimizin desteklenmesi anlamında teşvik edeceğimiz canlı hayvan bağışları yapacağız. Üretim çiftlikleri kuracağız. Hayvanlardan üretim elde edeceğiz ve dünyaya yeni gelen yavru hayvanlara da besi hayvanlarını da hemşerilerimize vereceğiz yem desteği ile beraber iç içe geçen hizmetler sunacağız.
“GENÇLERİN HER İHTİYACINA KARŞILIK VERİYORUZ”
- Antalya aynı zamanda kadim bir kültür geleneğe sahip. Sizde başkanlık döneminizde 22 kütüphane ve 13 müze kurdunuz. Kültür, sanat ve eğitime katkılarınız nasıl devam edecek? Bu kapsamda gençlerin teveccühü nasıl?
Yaptıklarımız bir defa yapacaklarımızın teminatı. Ben bir ilçe belediyesinin imkânlarıyla 22 tane kütüphane kurmuş bir belediye başkanıyım. Yıllık ortalamada günde 30 bin kişi geliyor. Biz bu 22 kütüphanemizde her 24 saatte 30 bin gencimize, okurumuza hizmet sunuyoruz. Allah aşkına günlük otuz bin kişiye hizmet verebildiğimiz bir ikinci belediyecilik hizmeti gösterin. Sanılanın aksine hani gençler okumuyor deriz ya, öyle bir dünya görmedim ben. Gençlere yeter ki imkânlar verin. Birçok akıllı sistemlerle dijital dünya sizin karşınızda. Onların içerisinde aklı çeldirici birçok şey var. Gençler bu sebepten dolayı bizim çocukluğumuza ve gençliğimize nazaran kütüphanelerde ders çalışmayı disipline olma bakımından önemsiyorlar. Onların o ihtiyaçlarına cevap verebilecek adımları atmalıyız. Kepez’de yaptığımız hizmetler numune hizmet olabilir. Antalya’da bu hizmetleri güzel imkanlarla çok farklı şekilde sunacağız.
“İSTİKBAL İLERİ TEKNOLOJİDE”
- Bilimde de önemli çalışmalara yer verdiniz. Türkiye’nin en büyük bilim merkezini açtınız. Antalya için bu projeler nasıl devam edecek?
TÜBİTAK işbirliğiyle Türkiye’nin en büyük bilim merkezini Antalya’da açtık. Büyükşehirlerin yarıştığı bir kategoride, ben en iyisini yaparım diye bir iddia koyuyorsunuz ve bir ilçe belediyesi olarak bu iddianıza da kavuşuyorsunuz. Gençler yenilikçi fikirlerini ileri teknolojiyle buluşturarak icatlara çeviriyorlar. Bizim 14 yaşındaki bir kızımız bir sistem geliştirdi. Bilim yarışmalarında başarı elde etti ve bu TÜMOSAN’ın dikkatini çekti. 14 yaşındaki kızımız şu an TÜMOSAN’a yaptığı çalışmaları sunuyor ve TÜMOSAN onun hayallerinin elinden tutuyor. Söyler misiniz kazanan kim oluyor? Bizim şehrimiz oluyor, bu güzel ülke oluyor ve özelde de Antalya’mız oluyor. Şimdi bu heyecanı Antalya merkezden ilçelere de yayan bir yaklaşım ortaya koyacağız. Eğer Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize işaret ettiği yoldan ilerleyerek ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ diyorsak, geleceği gençler kuracaktır. ‘Bütün ümidim gençliktedir’ diyorsak, onun ayak izlerine basa basa yol almamız gerekir. Yeni nesillere istikbalin ileri teknolojide olduğunu göstermemiz lazım.
Yeni nesle istikbalin göklerde olduğunu göstermemiz lazım. Biz cumhuriyetin ikinci yüzyılında böyle bir Antalya hayal ediyoruz. Mesela motor sporlarına tutkun olan gençler motor spor testlerini bizlerden istemişlerdi. Antalya’nın en güzel hatta Türkiye’nin en güzel pistlerinden birisini onlara kazandırdık. Hayatın her alanında tutkuları ile hayalleri ile hedefleri ile yol yürüyen bütün hemşerilerimiz 7’den 77’ye kadar bizden ilgi bekliyorlar. Biz bunun farkındayız. İlçe de onların ellerinden tuttuk. İnşallah şimdi Büyükşehire gideceğiz. Büyükşehirde de bütün ilçelerde onların ellerinden tutacağız. Biz böyle bir gelecek vaat ediyoruz.
“BİZİM KILAVUZUMUZ SEVGİDİR”
- Adaylığınız açıklandığı günden itibaren vatandaşlarla Antalyalılar bir arada mısınız? Sahadaki teveccühü merak ediyoruz. Anketler neler söylüyor? 31 Mart günü için Antalyalılar ne mesaj vermek istersiniz?
Benim hep birinci önceliğim beşeri münasebetler oldu. Hizmetleri bir tane eksik yaparız, iki tane fazla yaparız. Bunlar yerine göre çok önemli değil ama hemşerilerimizin kalplerine dokunmak, onların ellerinden tutmak, hayatın her anında onların yanı başımızda olduğumuzu hissettirmek bizim için en büyük bir öncelik oldu. Bundan dolayı ki bizim hemşerilerimizle çok farklı bir gönül bağımız var. Aday adaylığı sürecinde bana çok ciddi destekler verdiler. Hayatım boyunca unutmayacağım en önemli hatıralardan birisini de o dönemde yaşadım. Şimdi aday oldum. Hemşerilerim bana her gittiğim yerde ‘dua ediyoruz, inşallah belediye başkanımız siz olursunuz’ diyorlar. Siyasi düşüncesi farklı olsa da bize gönül vermiş o kadar çok hemşerimiz var ki onların gönüllerinde böyle olabilmek benim için büyük bir mutluluk vesilesi. Bize oy vermeyeceğini bildiğimiz kimselerden bile size oy veremeyeceğim ama sizi seviyorum sayıyorum, inşallah siz kazanırsınız diyenler de var.
Bütün bunlar hemşerilerimizle inanılmaz bir gönül bağı kurduğumuzu gösteriyor. Görüşleri, düşünceleri ne olursa olsun biz bu vizyonumuzda, işimiz ile kalpleri birleştirmek için sevginin asaletine inanarak bir gelecek yolculuğu yaptığımızdan, kılavuzumuz sevgi olduğundan dolayı bize oy verecek ciddi bir kitlenin olduğunu sahada görüyorum. Onlara çok teşekkür ediyorum. Aslında bize verecekleri her bir oy, onların kendilerine verecekleri oy demektir. Sahada müthiş bir enerji var. Bunun seçim sandığına da çok farklı yansıyacağını 31 Mart gecesi sandıklar açılınca hep birlikte göreceğiz. Ben kazanmayı bekliyorum, iyi bir farkla kazanmayı bekliyorum. Hayırlı olsun.