Şili’de bir yargıç, şair Pablo Neruda’nın yeğeninin, ölüm belgesinde belirtilen kanser dışındaki nedenleri aramak için araştırma davasının yeniden açılması yönündeki talebini reddetmişti.
Yeğen Rodolfo Reyes, Kanada, Danimarka ve Şili’den adli tıp uzmanlarının Neruda’nın zehirlendiğine işaret eden kanıtlar bulduğunu siddia ediyor.
Reyes, Danimarka ve Kanada laboratuvarlarında yapılan adli tıp testlerinin Neruda’nın vücudunda “insan yaşamıyla bağdaşmayan büyük miktarda Cloristridium botulinum” bulunduğunu söyledi. Bu toksin sinir sistemi felci ve ölüme neden olmuş olabilir.
Uzun süredir dile getirilen resmi görüş, Neruda’nın prostat kanserinden kaynaklanan komplikasyonlar nedeniyle öldüğü yönündeydi, ancak şoförü on yıllar boyunca onun zehirlendiğini savundu.
MAHKEME ÖLÜMÜNÜ SORUŞTURACAK
Bu hafta Santiago’daki temyiz mahkemesi oy birliğiyle hakimin kararını iptal etti ve yeğenin talep ettiği prosedürlerin yerine getirilmesine karar verdi.
Bu talepler arasında ölüm belgesinin kaligrafik analizi, yabancı kurumlar tarafından yürütülen test sonuçlarının meta-analizi ve Clostridium botulinum uzmanının ifadeleri için mahkeme celpleri yer alıyor.
Neruda en çok aşk şiirleriyle tanınıyordu ve 1971 Nobel Edebiyat Ödülü de dahil olmak üzere düzinelerce ödül kazandı.
NERUDA’NIN ÖLÜMÜ VE SONRASINDA YAŞANANLAR
Neruda, askeriyenin yönetimi ele geçirmesi ve arkadaşlarına yönelik zulüm ve öldürülme nedeniyle travma yaşadı. Diktatörlüğe karşı etkili bir ses olacağı Meksika’ya sürgüne gitmeyi planladı.
Ancak planlanan ayrılışından bir gün önce ambulansla Santiago’daki bir kliniğe götürüldü ve 23 Eylül 1973’te orada öldü.
Diktatörlüğün onun ölümünde parmağı olduğuna dair şüpheler, Şili’nin 1990’da demokrasiye dönmesinden sonra da uzun süre devam etti.
Neruda’nın cesedi, ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla 2013 yılında mezardan çıkarıldı ancak bu testler, kemiklerinde herhangi bir toksik madde veya zehir göstermedi. Ailesi ve şoförü daha fazla soruşturma yapılmasını talep etmişti.
2015 yılında Şili hükümeti, Neruda’nın ölümünden “üçüncü bir şahsın” sorumlu olduğunu açıklamıştı.
2017 yılında yetkililer, iskelet kalıntılarında ve dişlerde “Clostridium botulinum” bakterisinin parçalarının keşfedildiğini bildirdi.